saygı ve sevgilerimle
 



Rönesans

Rönesansın Nedenleri
» Ortaçağ'ın sonlarına doğru kültür ve sanatta önemli bir birikimin oluşması.

» Avrupa'nın ispanya'da Endülüs Emevi Devleti ve Sicilya aracılığı ile islam Medeniyeti'ni tanıması.

» Matbaanın geniş kullanım alanına girmesiyle yeni buluş ve düşüncelerin yayılması.

» Avrupa'da kültür ve sanat faaliyetlerini destekleyen, bilim adamları ve sanatkarları himaye eden varlıklı kişilerin (mesenlerin) ortaya çıkması.

» Coğrafi Keşiflerden sonra zenginleşen Avrupa'da, sanattan ve edebiyattan zevk alan bir sınıfın ortaya çıkması.

» Antikçağ (Eskiçağ) eserlerinin incelenmesi.

» istanbul'un fethinden sonra Bizanslı bazı bilginlerin italya'ya göç ederek eski Yunanca'yı öğretmeleri ve eski eserleri tanıtmaları.

Rönesans, 14. yüzyılın sonlarında italya'da başlamıştır. Rönesans'ın ilk önce italya'da başlamasında; italya'nın coğrafi konumu, ekonomik durumu, dini ve tarihi önemi, siyasal durumu ve islam Medeniyeti'nden etkilenmesi önemli rol oynamıştır.

italya'da Rönesans, 14. yüzyılın sonlarında Hümanizma ile başlamıştır. Hümanizma; Eski Yunan ve Latin kültürünü en yüksek kültür örneği olarak alan ve Ortaçağ'ın skolastik düşüncesine karşı Avrupa'da doğup gelişen felsefe, bilim ve sanat görüşü, insanlık sevgisini en yüce amaç ve olgunluk sayan bir doktrindir.

italya'da Eskiçağ'dan kalan antik eserleri incelemek ve benzerlerini yapabilmek amacıyla akademiler kurularak Yunanca, Latince ve ibranice metinler incelendi. Hümanizma, insanın kendini tanımasına, yasalarını yapmasına ve haklarını korumasına zemin hazırlamıştır.
Rönesansın Sonuçları
» Avrupa ülkelerinde bilim, sanat, edebiyat alanlarında yeni bir dünya görüşü ortaya çıktı.

» Skolastik düşünce yıkıldı. Düşüncede serbest bir ortam doğdu.
 
1. Dünya Savaşı'ndan önce Musul bölgesi, petroller

Musul Sorunu

Geçmişten Günümüze Tarihi Olayları Sitenize Eklemek İçin Tıklayın

 
Lozan Konferansı'nda Türk-irak sınırının çizilmesi meselesi görüşme konusu olduğu zaman, Türkiye, Musul ve Süleymaniye bölgeleri halkının büyük çoğunluğunun Türk olması nedeniyle, buraların Türk sınırları içine katılması gerektiğini ileri sürmüş ve irak adına, mandater devlet olarak, ingiltere de buna itiraz etmişti. Bunun üzerine Lozan Antlaşması'nın 3. maddesiyle, bu meselenin çözümü, dokuz ay içinde bir sonuca ulaştırılmak üzere, Türk-ingiliz ikili görüşmelerine bırakılmıştı. Bu görüşmeler 19 Mayıs 1924'de istanbul Konferansı ile başladı ve 5 Hazirana kadar devam etti.
Taraflar, Lozan'daki tutumlarında bir değişiklik yapmadıkları için, bir uzlaşmaya varmak mümkün olmadı. Türkiye, yine Musul ve Süleymaniye'nin Türk sınırları içinde kalmasında ısrar etti. ingiltere ise bu fikre yanaşmadığı gibi, üstelik Hakkari ilinin dinsel çoğunluğunun Süryani olduğunu, Süryanilerin ise irak'a göç etmeleri dolayısıyla, Hakkari'nin de irak'a katılması gerektiğini ileri sürdü.
istanbul Konferansı'nın sonuçsuz kalması ve özellikle Türkiye'nin tutumunu yumuşatmaması üzerine, ingiltere Türk-irak sınırları bölgesinde sınır olaylarını kışkırtıp, burada karışıklıklar çıkarmaya başladı. Bu durum Türk-ingiliz münasebetlerinin gerginleşmesine sebep oldu.
Yine Lozan Antlaşması'na göre, ikili görüşmeler başarılı sonuç vermezse, mesele Milletler Cemiyetine havale edilecekti. Milletler Cemiyeti 1924 Eylülünde meseleyi ele aldı. Türkiye Musul ve Süleymaniye bölgelerinde plebisit/halk oylaması yapılmasını teklif ettiyse de, ingiltere buna yanaşmadı. Öte yandan, Milletler Cemiyeti Musul meselesi hakkında inceleme yapıp, rapor vermek üzere bir komisyon teşkil etti.
Komisyon raporunu Milletler Cemiyetine 1925 Eylülünde sundu. Rapor, Musul'un irak'a katılması gerektiğini ve ayrıca Kürtlerin, haklarının da garanti altına alınmasını tavsiye ediyordu. Bu sırada ingiltere Milletler Cemiyetinde hakim durumda olduğu için, Milletler Cemiyeti Konseyi de bu tavsiyeyi aynen kabul etti. Komisyon raporu Hakkari'yi Türkiye'ye bırakmıştı.
Milletler Cemiyeti Konseyi'nin kararı Türkiye'de büyük bir tepki yarattı ve ingiliz aleyhtarlığının yeniden kuvvetlenmesine sebep oldu. Hatta Türk basını bir Türk-ingiliz savaşından bile söz etti. Lakin Türk Hükümeti daha ileriye gidemedi. Çünkü, yıllarca süren savaştan yeni çıkılmıştı ve tekrar savaşmak kolay değildi. Kaldı ki, içeride çözüm bekleyen bir sürü ekonomik ve sosyal meseleler vardı. Bu sebeple, 5 Haziran 1926'da ingiltere ile bir anlaşma imzalayarak Milletler Cemiyeti kararını kabul etti. Bu antlaşma, bugünkü Türk-irak sınırını çizmiş ve Musul buhranını sona erdirmiştir.
Musul buhranı, Türkiye ile Sovyet Rusya'yı birbirine daha fazla yaklaştırmıştır. Çünkü Sovyetler, Locarno Anlaşmalarının imzasından hiç hoşnut kalmamışlardı. Bunun içindir ki, sınırlarını çevreleyen devletlerle saldırmazlık antlaşmaları imzalama yoluna gitmişlerdir.
Milletler Cemiyeti Konseyi'nin, komisyon raporunu kabul ettiğinin ertesi günü, 17 Aralık 1925'de Paris'te Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Paktı imza edilmiştir. Milli Mücadele sırasında olduğu gibi, ingiltere ile münasebetlerin gerginleşmesi, Türkiye'yi Sovyet Rusya'ya tekrar yaklaştırıyordu.

bu site bekar bir bayanla uzun süreli arkadaş olmak amacıyla açılmış bir internet sitesi olup alay etmek için değildir lütfen bu uyarımı dikkate alırsanız beni memnun etmiş olursunuz saygılarımla zeynel yıldız
gerçek dostluk ve arkadaşlığı arayan genç bekar bayanlar siteme sizleri bekliyorum gerçek dostluk ve arkadaşlığı benimle paylaşmak için
hoş bayanlar Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol